الانتفاضة فجر جديد (1/2)
ديسمبر 24, 2024الاحتلال يفخخ محيط مستشفى كمال عدوان
ديسمبر 25, 2024Bismillâhirrahmânirrahim
Ümmet Âlimlerinden Suriye Devrimine tebrik ve bir takım nasihatler
Hüküm sahibi kitabında şöyle buyuran Allah’a hamdolsun: “Oysa biz o ülkede güçsüz düşürülenlere lutufta bulunmak, onları önderler yapmak, onları (ülkelerinin) vârisleri kılmak istiyorduk.” (Kasas-5)
Yine bizlere bir hadiste şöyle buyuran Efendimiz e (sav) salât ve selam olsun: “Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak ve düşmanlarına kesin bir şekilde üstün gelecektir. Allah’ın emri gelinceye dek şiddetli geçim sıkıntısına düşmeleri durumu hariç muhalefet edenlerin muhalefeti onlara zarar vermeyecektir.” “Ya Rasûlallah! Onlar nerededirler?” dediler. O sallallahu aleyhi ve sellem, “Onlar, Beyti’l Makdis’te ve Beyti’l Makdis’in etrafındadırlar” buyurdu. (Muttefekun aleyh) (Bazı rivayetlerde “Onlar Şam bölgesinde olacaklardır” diye geçer)
Şüphesiz ki İslam Hilâfeti’ ne ve medeniyetinin tarihi başkenti olan Şam’ın, büyük bir zaferle fethedilmesi, zulüm rejiminin devrilmesi, imân ve hak adına kurulacak bir devletin yolunu hazırlamıştır. Bu büyük zafer ve fetih desteklenmesi ve yanında durulması gereken bir hadisedir.
Bu münasebetle Ümmet uleması, müfekkir ve davetçileri olarak bu açıklamayı ilan eder ve imzalarız:
-Öncelikle tebrik etmek bir vazife ve zorunluluktur. Bu vesileyle, öncelikle bütün mücahidleri, bilad-ı Şam’daki bütün kardeşlerimizi ve doğusundan batısına kadar topyekün İslam ümmetini, bunca yıldan ve özellikle Suriye’deki kardeşlerimizin ödediği büyük bedelden sonra gelen açık bir fetih ve büyük zafer için en içten duygularla tebrik ederiz.
Bu fetih,Allah’ın kullarına büyük bir yardım ve düşmanı hezimete uğrattığı, Rahman’ın mübarek günlerinden bir tanesi oldu. O’na hamdeder, her şeyin başında ve sonunda O’na şükrederiz.
-İkinci olarak, mücahidlere ve devrimcilere bir takım nasihatler…
Ey büyük öncüler! Ey İslamın sığınağı ve hilafetin başkenti olan Şam’ı fetheden Allah’ın aziz kulları!
Yıllarca yetim kalan ümmete umut oldunuz. Bu ümmetin yeniden diğer milletlere ve medeniyetlere her alanda öncü olabilmesi ve bu emellerin gerçekleşmesi Allâh ın yardımı ile birlikte size de bir vazifedir. Bu bütün emellerin gerçekleşmesinin anahtarı ise Allâh’ın kitabı ve Efendimiz’in (sav) sünneti, yine Sünnetullah’tan gelen kevni gereklilikler ışığında size hatırlatacağımız nasihetler olacaktır. Hatırlatmak istediğimiz en önemli nasihatleri sıralayacak olursak :
1- Her işin başı olan Allâh korkusu
Takvâ, Rabbimizin tarih boyunca her yaratılmışa yaptığı ilk tavsiyedir. “Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size kesinlikle “Allâh tan sakının” diye emretmiştik.” (Nisa-131)
Takvâ, özellikle savaş süresinde, zaferden sonra şeytanın müdahalelerine açık ve nefsin yönlendirmesi ile oluşabilecek riya, kibir, kendini beğenme, mağrurluk, dünya, makam ve şöhret sevgisi gibi olumsuzluklara karşı, altında bir çok emri barındıran evrensel bir tavsiyedir. Allah bizleri ve sizleri bu hastalıklardan muhafaza eylesin. Bu bahsettiğimiz hastalıklar, hırsızlık ve içki içmek gibi tehlikeli günahlardandır. Maalesef insanlardan da bu durumu idrak edenlerin sayısı oldukça azaldı. Allâh’ın yardımı ile gelen zafer, aynı zamanda size Allâh’a itaati gerekli kılıyor. “Çünkü Allah takvâ ile hareket edip iyiliği seçenlerin yanındadır.” (Nahl-128) Takvâ ile birlikte zaferiniz de gerçekten Allah’ın dini için olur. Sizin Allah’a yardımınız, O’ nun (cc) da size yardımını getirir. “Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.” ( Muhammed-7)
2- Birlik ve Beraberlik
Burada özellikle Allah’ın hepimize buyruğu olan birlik ve beraberliğin gerekliliğini, ayrılık ve çekişmenin de zararlı etkisini hatırlatmayı vazife biliyoruz. “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz.” (Ali imran-103) Ayrışmanın Sünnetullah olarak sonucu, hızlı vuku bulacak bir başarısızlık ve kuvvetin dağılması olacaktır. “Allah ve resulüne itaat edin, birbirinize düşmeyin, sonra zayıflarsınız ve kokunuz gider (gücünüz, kuvvetiniz yok olur) . Sabredin, kuşkusuz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal-46)
Yakın zamanda yaşanmış üzücü tecrübelerden bir tanesi de, bildiğimiz üzere Afganistan’da mücahidlerin arasında vuku bulan ayrışma oldu. O süreçte Mücahidler Sovyetler’e ve müttefiklerine ağır kayıplar verdirip onlara karşı zafer elde etmiş ve Afganistan’ı işgalcilerden kurtarmışlardı. Fakat daha sonra Mücahidlerin aralarında gerçekleşen ayrışma ve kriz malesef Sünnetullah’ ın ortaya çıkmasına sebep olmuş, mücahidlerin birlikleri dağılmış, gücü ve kuvvetleri ve dahi kazandıkları zafer akâmete uğramıştı. Sizler, yıllar boyunca büyük bedeller ödeyerek yaptığınız cihad süresince, ayrışmanın ve dağılmanın zararını, birlik ve beraberliğin de bereketini yakından tecrübe ettiniz.
Kahraman mücahidler! Kardeşlik ve birliği muhafaza etmek için de, şu hususları önemsemek gerekecek:
-Genel olarak, ümmet maslahatını ferd ve cemaatlerin maslahatına, genel maslahatları özel maslahatlara önceletecek derin ve etkili İslâm Fıkhını şuurlu bir şekilde yaymamız lazım.
-Özellikle yüce İslâm ahlakı ve değerlerini mücahidler, yönetici ve sorumlular arasında yerleştirmek, empati, fedakarlık, bağışlamak, özürleri kabul etmek ve hüsn-ü zan gibi meziyetleri önemseyip bu şuurla muamele etmek ve kanaatkar olmak öncelikli tavsiyelerimizden olacaktır.
-Kardeşliğin ve birliğin gerekliliği olarak, hak sahibine hakkını ve özgürlük yolunda cihad edenlere hakettikleri değeri vermek, bu yolda şehid olanların geride bıraktıklarına vefalı olup sahip çıkmak, nebevî ahlakın ve hulefa-i râşidinin yöntemi gereği bir zorunluluktur. “İçinizden, fetihten önce (iman ve) infak edenler ve (din yolunda) çarpışıp (cihad görevini yerine getirenler, asla başkalarıyla) bir tutulmazlar. Elbette onlar, derece olarak sonradan (Hakk yolunda harcama yapıp) infak eden ve (Allah uğrunda çarpışıp) mücadele verenlerden daha büyük (ve üstün)dürler.” (Hadid-10)
3-Hak Yolda Sebât Etmek
Hak olan dininiz üzere sebat etmek, ilkerinize bağlı kalmak, hertürlü sıkıntı akabinde caymamak üzerinize büyük vazifedir. Bu fetihten sonra size karşı artniyetli olanların sözlü ya da fiziki hücumlarına maruz kalacaksınız. Herşeye rağmen sebât etmeniz, bir zorunluluk olacaktır. Batıla galebe gelmek herşeyin bittiği anlamına da gelmez. Bilâkis, sabırla hakkın ve adaletin ikâme edilmesi gibi daha zor ve meşakatli bir süreç başlar.
Hâk üzere sebât etmek, Allâh’a karşı itaat ve takva gerektiren büyük bir lütfudur. “Hatta seni yerinde sağlam tutmasaydık neredeyse -biraz da olsa- onlara kayacaktın!”(İsra-74)
Batıla karşı olabilecek en küçük meyle karşı yapılan bu şiddetli tehdidi unutmamak lazım.
Uzun yıllar boyunca dünyanın bir çok ülkesi ile savaştınız. Bu savaşta umutsuzluğa, yalnız bırakılmaya rağmen Allah’ın lütfu ile büyük bir zafer elde ettiniz ve yeni, özgür bir devlet kurma fırsatı doğdu. Tüm bu sizinle savaşan devletler ya da oluşumlar bu zaferden sonra size karşı söylemlerini değiştirmeye başladı ve isimlerinizi terör listesinden kaldırmak, kurulacak yeni devleti tanımak, ambargoyu kaldırmak gibi söylemlere sarıldılar. Elbette birçoğu bu söylemler ile bazı hile ve oyunlar kurmak isteyecektir. Bunu şu anda yapmaya başladılar ve daha fazlasını yapacaklar. Tabi sizler, güçlü bilinç ve şuurunuz, aynı zamanda sebâtınızla bu oyunları kabul etmeyeceksiniz, tüm bunların hepsinin üstesinden geleceksiniz inşallah. Kazandığınız bu zafer ve ardından gelen özgürlük, Suriye’nin ve onurlu halkının meşru hakkıdır. Kazanılan bu zafer karşılığında kimse size minnet etmemeli ve sizden bu zafer ve ilkeleriniz karşılığında bir bedel istememelidir. Buna müsade edilmemeli!
Bu vesile ile ifade etmek isteriz ki bizler, devrimin kazanımlarını heba etmek isteyeceklere ve cihad ile kazanılan İslâmi düzeni kurma fırsatını, siyasi oyunlarla bozmak isteyeceklere karşı sizin bilincinize ve şuurunuza büyük bir inanç beklemekteyiz.
4-Hikmet
Size karşı yapılacak dahili ve harici tehdit ve oyunlara karşı hikmet, basiret ve akıl ile muamele etmeniz büyük bir gereklilik olacaktır. İçe dönük ıslah çalışmalarınızda tedrici olmanız ve aceleci olmamanız elzemdir. Kurtardığınız ülke yıllarca ifsad ve yolsuzluk altında zulüm gördü. Halk yıllarca sömürüldü. Dolayısıyla acele etmemek ve hikmetli davranmak gerekecektir.
Önceki rejimden kalmış insan gücü, maddi imkanlar ve idari kurumlar ıslah edildikten sonra hizmete sunulmalı, yeniden ehline verilmelidir. Rejime karşı devrim yapmak, herşeyi yıkmak anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bazı şeyleri ortadan kaldırmak, bazılarını da ıslah etmek gerekecektir.
İslam ve Arap memleketler ile alakanızda ise; komşularınız ile iyi geçinme çabasına ve iyi niyete dikkat etmeniz gerekecektir.
Bunların dışındaki devletler ile ilişkilerinizde ise güç ve kuvvetin izi arttırmak ile birlikte esnekliğe dikkat etmeniz gerekebilir. Uluslararası sahada büyük devletlerden kaynaklı kutuplaşmalardan imkan ve maslahat kazandıracak dengeler kurabilirsiniz. Bu yönde alakalar kurabilirsiniz.
5- Öncelikleri Belirlemek
Bu süreçten sonra yerine getirilmesi gereken zorunluluklar ve karşılaşacağınız sorunları tek bir seferde halletmek imkansız olacaktır. Dolayısıyla önem ve aciliyet gerektiren meseleleri öncelemek ve bunun sırasını belirlemek işlerinizi kolaylaştıracaktır.
Kanaatimizce aciliyeti ve önemi öncelikli olan meseleler şunlardır:
-Öncelikli iş zulmü kaldırmak ve adaleti tesis etmek, affedilmesi gerekenlere af, yaptığı suç ve cezalar sebebiyle affedilmeyecek olanlara ise adaletle karşılıklarını vermek gerekir. Efendimiz (sav), Bedir harbinden ve Mekke’nin fethinden sonra böyle davranmıştı.
- Hangi kesimden olursa olsun, tarihi, coğrafik, ve dini sebeplerle bir arada bulunan Suriye halkı arasında ortak maslahatı oluşturmak zaruri bir durumdur.
- İnsanların mal ve can emniyetini muhafaza edecek, toplum içinde kargaşa ve oluşabilecek kaosu önleyecek emniyet ve silahlı güçlerin tesis edilmesi öncelik sırası gerektiren konulardandır.
- En önemli kaynağı, huzur ve adaletin teminatı olan İslâm Şeriatı olacak, mülkün temeli olan adaleti sağlayacak, herkese eşit mesafede uygulanacak müstakil bir yargı sisteminin teşkili en elzem başlıklardan olmalıdır.
- Hakkı dile getireceğiniz, sizi ve söylemlerinizi yansıtacak basın kurumları da geciktirilmemesi gereken işlerdendir.
- Sosyal hizmet ve yardım faliyetinde bulunacak kurumlar da geciktirilmemelidir.
- En önemli konulardan bir tanesi de, devletin ve toplumun kimliği olacak, geleceği koruma altına alacak bir anayasadır. Bu anayasanın da esasında, herkesin ve herşeyin maslahatını gözeten, azınlıklara adil muamele sağlayıp meşru haklarını tanıyan Ahkâm-ı İslamiye olmalıdır.
Bu anayasa şu anda,zaferin kazanıldığı ve devrimin herkes tarafından sevinçle karşılandığı şu esnada çok hızlı bir şekilde hazırlanmalı ve yürürlüğe konmalıdır. Gel kalınırsa Allah muhâfaza, başka memleket ve toplumlarda olduğu gibi art niyetli kesimler hortlar, engel ve problemler artar, kontrol güçleşir.
Son olarak İslam ümmetine şu çağrıda bulunuyoruz:
Ey aziz İslâm ümmetimiz! Ey İslâm âleminin halkları ve yöneticileri! Bakın işte Suriye ve Şam yeniden bizim oldu. Uzun bir ayrılıktan sonra ümmetin bedeninde yeniden kendine hayat buldu. Ümmetin kalbinde, özlem duyduğumuz Kudüs’ün dibinde olduğunu yeniden hatırlattı. Yanında olup destek çıkmamız için tarihi bir fırsatımız var.
Suriye bugün, ümmetin bütün evlatlarının, halklarının, yöneticilerinin, ulema ve aydınlarının, basın mensuplarının, iş adamlarının yardımını ve desteğini beklemektedir. Aynı şekilde ümmet de herşeyiyle Suriye’ye muhtaçtır. Baas Rejiminin ve Esed’in düşmesi ile Suriye’yi hakkettiği konuma ve günlere götürmek adına bizim için büyük bir fırsat doğmuştur. Birleşmiş Milletler, Amerika ve Avrupa Birliği, rejimin düşmesinden kaynaklı ortaya çıkabilecek boşluğu kendi leyhlerine çevirmek istiyorlar. Müslüman ve Arap memleketler buna kesinlikle müsade etmemeli ve sürece müdahil olmalıdırlar.
Rabbimiz! Suriye’yi ve halkını muhafaza eyle. Onlar üzerindeki yardımını ve nimetini tamamla. Suriye’yi ve bütün bilad-ı İslam’ı her türlü gizli ve açık şerden ve fitneden muhafaza eyle.
Salât ve selâm Efendimiz’e, âline ve ashabına olsun.